Daha önce yapılmış çalışmalar, genç yaşlarda (<40) tansiyon ve kolesterol değerlerinin yüksek olmasının, ileri yaşlarda oluşabilecek kalp hastalıkları riski ile ilişkisini zaten gösterse de, genç yetişkinlik dönemindeki bu değerlerin, ileri yaşlardan bağımsız olarak etkileri açık değildi.
Journal of the American College of Cardiology’de yayınlanan yeni bir çalışma, 18-40 yaş arasındaki dönemde, tansiyon ve kolesterol değerlerindeki yüksekliğin, 40 yaş üstündeki değerlerden bağımsız olarak, kalp hastalıkları riskini arttırabileceğini ortaya koydu.
Bunun anlamı, 40 yaş ve sonrasında tansiyon ve kolesterol seviyesine dikkat edilse ve normal düzeylerde tutulsa bile, 18-40 yaş aralığında bu seviyelerin yüksek olmasının etkileri geri dönülmez olabilir ve ileri yaşlarda koroner kalp hastalığı ya da kalp yetmezliğine yakalanma riskinizi arttırabilir.
Araştırmacılar Amerika’daki 6 farklı kohort çalışmanın, kan basıncı ve kolesterol ile ilgili verilerini toplayarak bir matematiksel model oluşturdular. 36.030 katılımcıyı kapsayan ve 17 yıllık bir dönemi içeren veriler, 18-40 yaş aralığı ve 40 yaş üzeri olmak üzere 2 grupta incelendi.
18-40 yaş aralığında LDL (kötü kolesterol) değerinin 100 mg/dl ve üzerinde olması, 40 yaş sonrası dönemden bağımsız olarak koroner kalp hastalığı riskinde %64’lük artış ile ilişkili bulundu. Ayrıca, diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon), 80 mmHg’nın üzerinde olması kalp yetmezliği riskinde %21’lik ve sistolik kan basıncının (büyük tansiyon), 120 mmHg’nın üzerinde olması yine kalp yetmezliği gelişmesi riskinde %37’lik bir artışla ilişkiliydi.
Bu çalışmadan çıkarılabilecek en önemli sonuç, damar sertliği, koroner kalp hastalığı ve kalp yetmezliğinin sadece bir yaşlılık hastalığı olarak algılanmaması, bu hastalıkların temellerinin erken yaşlarda atıldığı ve bu konuda 40 yaş altındaki gençlerin farkındalığının arttırılması gerektiğidir.
Kalp ve damar hastalıkları için, kan basıncı (tansiyon) ve kolesterol, en önemli ve değiştirilebilen risk faktörlerindendir. Gençlik döneminde bu değerlerin normal sınırlarda tutulması, ileri yaşlarda kalp ve damar hastalıklarından korunmak için kritik önem taşıyor.
Yapılan çalışma, “daha genciz, birşey olmaz” yaklaşımının yanlışlığını da ortaya koyuyor. Diyet ve egzersiz için daha ileri yaşları beklemek , gençlik döneminde oluşabilecek hasarların birikimi ile sonuçlanıyor ve bu birikim her zaman tersine çevrilemiyor.