Kalp ameliyatları gibi büyük cerrahi girişimler vücutta bir takım metabolik ve fizyolojik değişimlere neden olur. Özellikle kalbin durdurulduğu ameliyatlarda bu değişimler daha belirgindir. Bu nedenle ameliyat sonrası erken dönemde hastanın tüm vücut fonksiyonları yakından takip edilir. Gerek görüldüğü takdirde beslenme desteği uygulanır.
Kalp hastaları içinde, uzun süreli kalp kapağı problemi ve ileri düzeyde kalp yetmezliği olan bir grup hastada, beslenme yetersizliğine bağlı ortaya çıkan kardiyak kaşeksi dediğimiz bir durum görülmektedir.
Kardiyak kaşeksi vücutta aşırı kilo kaybının yaşandığı bir durumdur. Birçok sebebi olmakla birlikte, temel olarak, kalbin pompalama yeteneğinin azalmasına bağlı, vücuda yeterli kan pompalanamaması ve dokuların yeterli beslenememesi olarak açıklanabilir. Ayrıca iştahı baskılayan bazı ilaçların kullanıma bağlı da ortaya çıkabilir.
Bu hastalarla ilgili en büyük problem ise, çoğu zaman beslenme yetersizliği varmış gibi görünmemeleridir. Hatta vücuttaki ödem nedeniyle kilolu bile görünebilirler. Durumları ilk bakışta fark edilemeyebilir. Bu nedenle, kalp ameliyatına giren hastalarda, etkili bir cerrahi risk belirleyici olabileceği için, beslenme durumu göstergelerinin incelenmesi son derece önemli hale gelmektedir.
Yetersiz beslenmenin ameliyat sonrası komplikasyon gelişme ve ölüm riskinin fazla olduğu görüşü, yayınlanmış çok sayıda çalışma tarafından desteklenmektedir. Büyük ameliyatlar vücut için bir travmadır ve stres yaratır. Vücut bu strese karşı bazal metabolizma hızını arttırır, yıkım artar ve çeşitli metabolik değişiklikler oluşur. Beslenme yetersizliği olan hastalar bu durumdan daha fazla etkilenir.
Ameliyat sonrası erken dönemde, hastanın ağız yoluyla beslenmeye başlaması ve mobilizasyonu ( hareketlenmesi ), komplikasyon riskini düşürür ve iyileşmeyi hızlandırır. Ağız yoluyla beslenme kalp ameliyatı geçirmiş hastalar için tercih edilen bir beslenme şeklidir. Ancak bu şekilde beslenmenin uygulanamadığı ya da yeterli olmadığı durumlarda parenteral ya da enteral beslenme desteği sağlanmalıdır.
Mart 2021’de yayınlanan bir araştırmanın sonucunda, araştırmacılar, hastaların beslenme durumunun, ameliyat sonrası komplikasyon risk oranının belirlenmesini sağlayabilecek, önemli bir prognostik değeri olabileceği sonucuna varmışlardır.
Bu araştırmada, kardiyak cerrahi yapılan 1000’den fazla hasta, sekiz yıl boyunca izlendi. Çeşitli ölçeklerde bir anket kullanılarak, hastaların beslenme durumu belirlendi. Ayrıca hastaların ameliyat öncesi ve sonrası verileri toplanarak, ameliyat sonrası bir, üç ve sekizinci yıllarda bu hastalara ulaşıldı ve sağlık durumları sorgulandı.
Bu çalışmada elde edilen diğer sonuçlara ek olarak, ilk 3 yıllık süreçte, kalp kapağı hastalığı olan hastaların ameliyat sonrası komplikasyon görülme riski açısından, beslenme yetersizliğine daha duyarlı oldukları gözlenmiştir.
İnsanların beslenme durumunu değerlendirmek için global düzeyde kullanılan birkaç nutrisyonel değerlendirme ölçeği bulunmakla birlikte, bunların hiçbiri kardiyovasküler patolojisi olan hastalar için özel geliştirilmemiştir.
Bu konudaki çalışmalar arttıkça, beslenme yetersizliğinin büyük ameliyatlar sonrasında gelişebilecek komplikasyonlara etkisi daha iyi anlaşılacak ve bu konuda daha etkin değerlendirme ölçekleri, rutin sorgu araçları olarak kullanılabilecektir.