AORT ANEVRİZMASI AMELİYATLARI
Aort anevrizması, vücudun en büyük arteri olan aort damarının duvarında zayıflamaya bağlı balonlaşmadır. En büyük tehlike ise bu genişleme belli değerlerin üzerine çıktığında yırtılma (disseksiyon) riskidir.
Disseke olmuş anevrizması olan kişilerin %50'si hastaneye kaldırılmadan önce hayatını kaybeder. Hastaneye yetişip cerrahi müdaheleye alınan hastaların ise %50 yaşama şansları vardır. Bu tip hastalar acil koşullarda ameliyata alınırlar. Bu hastaların çoğunda acil açık cerrahi hala en yaygın prosedürdür.
Anevrizmalar aort damarının herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir. Fakat en yaygın olan olarak görülen ikisi şunlardır;
Aort damarının karın içindeki kısmının balonlaşması (abdominal aort anevrizması)
Aort damarının göğüs hizasında yer alan kısmının balonlaşması (torasik aort anevrizması)
Aort Anevrizmalarının tedavisinde 2 yöntem mevcuttur.
- Açık Cerrahi İle Abdominal Aort Replasmanı (Klasik Yöntem)
- Endovasküler Girişim
Torasik ve Abdominal anevrizma tedavilerine yaklaşım genel hatlarıyla her ikisinde de aynı olmakla birlikte uygulanma şekilleri bakımından farklar bulunmaktadır.
Abdominal Aort Replasmanı
Açık cerrahi yöntem 50 yılı aşan bir geçmişe sahiptir ve anevrizmalar için çok etkili ve dayanıklı bir tedavi yöntemidir. Hastalar için uzun dönemde sonuçları iyidir. Anevrizmaların geleneksel tedavisi olan bu ameliyatın ana ilkesi, aortun balonlaşmış kısmının, sentetik bir greft (yapay damar) ile değiştirmektir. Bu greft Goratex ya da Dacron adında teknolojik bir materyalden yapılmıştır.
Ameliyat genel anestezi altında gerçekleştirilir. Anevrizmaya ulaşmak için göğüs kemiğinin altından karında büyükçe bir kesi yapılır. Anevrizmaya ulaşılır, üstünde ve altında kalan kısımları klemplenir ve böylece kan akışı durdurulur. Daha sonra, anevrizma kesilerek açılır, içinde bulunan kan pıhtıları temizlenir ve greft yerleştirilir. Anevrizmanın duvarı greftin etrafına sarılır ve kalıcı dikişlerle dikilir. Kan akışı durdurulan damarlar yavaşça kontrollü bir şekilde açılır. Kanama ve dolaşım kontrollerini takiben ameliyat kesisi kapatılır.
Ameliyat sonrası kardivasküler cerrahi (KVC) yoğun bakım ünitesine alınırsınız. Bir gece boyunca burada yakın gözlem altında tutulursunuz. Kas gücünüz yerine gelene kadar solunum cihazına bağlı kalırsınız. Kendi kendinize nefes alıp vermeye başladığınızda solunum cihazından ayrılırsınız. Belli aralıklarla solunum egzersizi yapmanız istenir.
Torasik Aort Replasmanı
Torasik aort anevrizmaları içinde en yaygın görüleni aortun kalpten çıktığı bölgede ( asendan aort) gelişenlerdir. Açık cerrahi ile tedavisi asendan aort replasmanıdır. Ameliyat genel anestezi altında gerçekleştirilir. Aort üzerinde çalışılacağı için hasta kalp-akciğer makinesine bağlanır, kalp durdurulur. Vücut soğutulur. Greft yerleştirilene kadar vücuttaki dolaşım durdurulur. Anevrizmaya ulaşılır, üstünde ve altında kalan kısımları klemplenir, anevrizma kesilerek açılır, içinde bulunan kan pıhtıları temizlenir ve greft yerleştirilir. Anevrizmanın duvarı greftin etrafına sarılır ve kalıcı dikişlerle dikilir. Vücut ısıtılır. Kalp çalıştırılır ve kalp-akciğer makinesinden çıkarılır. Kan akışı durdurulan damarlar yavaşça kontrollü bir şekilde açılır. Kanama ve dolaşım kontrollerini takiben ameliyat kesisi kapatılır.
Ameliyat sonrası kardivasküler cerrahi (KVC) yoğun bakım ünitesine alınırsınız. Bir gece boyunca burada yakın gözlem altında tutulursunuz. Kas gücünüz yerine gelene kadar solunum cihazına bağlı kalırsınız. Kendi kendinize nefes alıp vermeye başladığınızda solunum cihazından ayrılırsınız. Belli aralıklarla solunum egzersizi yapmanız istenir. Göğsünüzdeki fazla sıvıyı boşaltmak için dren adı verilen hortum şeklinde bir tüp göğsünüze takılı durumda olacaktır. Genellikle ameliyattan 24 saat sonra çıkarılır.
Riskler ve Komplikasyonlar
Bir ameliyatta risk oranınız yaşınız, cinsiyetiniz, genel sağlık durumunuza bağlıdır. Aort anevrizması ameliyatları yüksek riskli ameliyatlar grubundadır. Tüm cerrahi prosedürlerde görülebilecek genel riskler olan anesteziye bağlı reaksiyonlar, solunum problemleri, inme, kan pıhtısı oluşumu, enfeksiyon, kalp krizi ve hatta ölüm gibi riskler değişen oranlarda gerçekleşme olasılığı bulunur. Eğer bu ameliyat planlı bir ameliyat olarak uygulanmışsa, ameliyatta ölüm oranı yaklaşık % 3-5 arasındadır.
Tetkik sonuçlarınız ve tıbbi geçmişiniz incelendiğinde risk oranınız hakkında daha net tespitlerde bulunulabilir. Ameliyatta gerçekleşebilecek %1'lik bir risk durumu sizin başınıza geldiğinde %100 anlamı taşır. Bazı hastaların ameliyatı %1-3'lük bir risk oranında gerçekleştirilebilirken bazı hastalar için bu oran % 50-60'lara çıkabilmektedir. Acil şartlarda ameliyata alınan hastalarla, planlı ameliyat hastalarının risk oranları aynı değildir. Tıbbi öykünüzde yer alan ek hastalıklarınız risk oranınızı etkiler.
Bu tip ameliyatlardan sonra Derin Ven Trombozu oluşma olasılığı artar. DVT riskini azaltmak için basınç uygulayan anti-emboli çorapları kullanılır, çoğu hastaya kan pıhtısı oluşma riskini azaltmak için antikoagülan tedavi verilir. Ameliyatınız bittikten sonra mümkün olan en kısa sürede dolaşmanız önerilir.
Hastaların yaklaşık % 30'unda mide üzerindeki yara bölgesinde bir zayıflık gelişebilir. Böyle bir durum gelişmişse bu genellikle, ameliyattan aylar ya da yıllar sonra ortaya çıkar. Karın yarasının şişmesine ve insizyonel herni (fıtık) gelişimine neden olabilir. Bu, anevrizma hastalarında daha yaygın olarak görülmektedir ve bir ameliyat gerektirebilir.